Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
En un día soleado Alicia y su hermana salieron a dar un paseo por los campos. Su hermana leía un libro mientras que Alicia estaba muy aburrida. Justo cuando pensaba en qué hacer para divertirse un conejito blanco pasó frente a ella. El conejito hablaba consigo mismo. Alicia se sorprendió porque nunca había visto a un conejo hablar. El conejo sacó un reloj de bolsillo y dijo : ¡Oh no, voy a llegar muy tarde! dijo a toda prisa. Güneşli bir günde, Alis ve kız kardeşi kırlara dolaşmaya çıkmışlardı. Kız kardeşi
59.5 TL.
Tükendi
Una soleada mañana de junio, una joven llamada Adela subía por el tortuoso camino del monte de la bonita población de Meyenfield. El sendero era empinado y abrupto, pero el aire estaba impregnado del aroma de las flores silvestres que crecían en los frondosos pastos en lo alto de las montañas.
59.5 TL.
Había una vez... ... Un pobre molinero que tenía una bellísima hija. Y sucedió que en cierta ocasión se encontró con el rey, y, como le gustaba darse importancia sin medir las consecuencias de sus mentiras, le dijo: -Mi hija es tan hábil y sabe hilar tan bien, que convierte la hierba seca en oro.
59.5 TL.
Había una vez veinticinco soldaditos de plomo, hermanos todos, ya que los habían fundido en la misma vieja cuchara. Fusil al hombro y la mirada al frente, así era como estaban, con sus espléndidas guerreras rojas y sus pantalones azules. Lo primero que oyeron en su vida, cuando se levantó la tapa de la caja en que venían, fue: «¡Soldaditos de plomo!» Había sido un niño pequeño quien gritó esto, batiendo palmas, pues eran su regalo de cumpleaños. Enseguida los puso en fila sobre la mesa.
59.5 TL.
Draußen im Walde stand ein niedlicher, kleiner Tannenbaum; er hatte einen guten Platz, Sonne konnte er bekommen, Luft war genug da, und ringsumher wuchsen viel größere Kameraden, sowohl Tannen als Fichten. Aber dem kleinen Tannenbaum schien nichts so wichtig wie das Wachsen; er achtete nicht der warmen Sonne und der frischen Luft, er kümmerte sich nicht um die Bauernkinder, die da gingen und plauderten, wenn sie herausgekommen waren, um Erdbeeren und Himbeeren zu sammeln. Ormanın derinliklerinde küçük sevi
59.5 TL.
Tükendi
Charles Dickens was bom on February 7,1812, in Port sea, England. His parents were middle-class, but they suffered financially as a result of living beyond their means. When Dickens was twelve years old, his family's dire straits forced him to quit school and work in a blacking factoiy (where shoe polish was manufactured). Within weeks, his father was put in debtor's prison, where Dickens's mother and siblings eventually joined him. At this point, Dickens lived on his own and continued to work at the factor
235 TL.
Tükendi
Charles Dickens was bom on February 7,1812, in Port sea, England. His parents were middle-class, but they suffered financially as a result of living beyond their means. When Dickens was twelve years old, his family's dire straits forced him to quit school and work in a blacking factoiy (where shoe polish was manufactured). Within weeks, his father was put in debtor's prison, where Dickens's mother and siblings eventually joined him. At this point, Dickens lived on his own and continued to work at the factor
90 TL.
Tükendi
William Shakespeare was an English poet, playwright, and actor. He was born on 26 April 1564 in Stratford-upon-Avon. His father was a successful local businessman and his mother was the daughter of a landowner. Shakespeare is widely regarded as the greatest writer in the English language and the world's pre-eminent dramatist. He is often called England's national poet and nicknamed the Bard of Avon. He wrote about 38 plays, 154 sonnets, two long narrative poems, and a few other verses, of which the authorsh
80 TL.
Tükendi
Es war entsetzlich kalt; es schneite, und der Abend dunkelte bereits; es war der letzte Abend im Jahre, Silvesterabend. In dieser Kälte und in dieser Finsternis ging auf der Straße ein kleines armes Mädchen mit bloßen Kopfe und nackten Füßen. Es hatte wohl freilich Pantoffel angehabt, als es von Hause fortging, aber was konnte das helfen! Hava korkunç soğukmuş. Kar yağıyormuş ve çoktan akşam karanlığı çökmüş. Yılın son akşamıymış, yılbaşı akşamıymış. Bu soğukta ve karanlıkta küçük bir kız çocuğu başı açık,
59.5 TL.
Tükendi
Жила-была женщина; очень ей хотелось иметь ребенка, да где его взять? И вот она отправилась к одной старой колдунье и сказала ей: -Мне так хочется иметь ребеночка; не скажешь ли ты, где мне его достать? Bir varmış bir yokmuş. Zamanında birinde bir kadın yaşarmış. Bu kadın bir çocuk sahibi olmayı çok istiyormuş ama onu nerede bulabileceğini bilmiyormuş. Ve böylece yaşlı bir cadının yanına gitmiş ve ona şöyle demiş: -Çocuğum olmasını öyle çok istiyorum ki, onu nerede bulabileceğimi bana söyleyemez misin?
59.5 TL.
Psikiyatri Avuçlarında camdan bir bilye, Kırık. Sımsıkı sarmalıyorsun bu keskin bilyeyi. Ellerini kesmiş, kanatmış; Kanatmaya da devam ediyor. Yaralısın, Aldırmıyorsun, Evirip çevirmeye devam ediyorsun. Kan damlıyor. Görmüyorsun. Hissediyor, önemsemiyorsun. Bu şekilde devam ettikçe iyileşeceğine inanıyorsun. Kırık bilye seni yaralamaya devam ediyor. İnatla daha da sıkı sarmalıyorsun. Adeta parçalamasına izin veriyorsun. Şimdi, beraberce açacağız avuçlarını, Kırık bilyeyi bir kenara koyup saracağız yaraların
127 TL.
Tükendi
Birbirimizden aldığımız ya da birbirimizden çaldığımız hayallerimizi hangimiz hangimizin yüzüne vurmaya ya da söylemeye cesaret edebildi ki? Hep başkalarının uçurumlarına gelip, intihara yeltenmedik mi, tutsunlar diye bizi? Kimse kimsede ölmeyi gerçekten istemedi ki! Ölmek isteyen kendi uçurumundan atlardı çünkü... Yapamadık... Şiir yazdık yüzsüzce... Yaşamayı çok sevdiğimizden, Bir de -çok- sevdiğimizden...
95 TL.
Tükendi
Lirik ve satirik bir dille kaleme alınan bu eserde, aşk, felsefe, teslimiyet, umut, çaresizlik, cesaret, azim ve gelecek, bıçak sırtında işlenip okuyucuya hadi kır zincirini dedirtecek güçtedir. Romanı okuyup bitirdiğinizde Ölü Evini yaşadığımız dünya gibi düşünün. Bu romandaki her şiir, yüzünüzü göğe çevirince gördüğünüz bir yıldız olsun. Ve dünyamızı ölü evine çevirmeye çalışanlara inat sevda evine, aşk evine çevirmek boynumuzun borcu olsun...
160 TL.
Tükendi
Sizler, yazdıklarımı okurken ben büyük ihtimalle aranızda olmayacağım. Sonsuz bir dünyaya yelken açacağım. Bu yazdıklarımı da yaşayan ya da yaşadığını zannedip aslında yaşarken ölen bir insanın et parçasından yazıyorum. Ben, aydınlıkken dünyam karanlıktı. Karanlığı yendim, aydınlığa ulaştım. Ben, karanlık oldum. Sonra karanlık ile aydınlık arasında debelenip durdum. Araf'ta kaldım. Hiçbir zaman da Araf'tan çıkamadım. Çünkü hayattaki birçok şeyimi feda ettim. Feda ettiklerimin en başında ise kendi öz kaderim
155 TL.
Tükendi
Serinin ikinci kitabı: Kadimler ne planlıyor? Peki ya savaş ne kadar yakında? Kurtlarımız vampirlere karşı ne planlıyor? Yeni karakterler geleceği ne kadar değiştirebilir? ...hayatında ilk defa gördüğü kadının elini tutmasını yadırgadı. Ellerini çekmek isterken gözleri gözlerine takıldı. Adeta küçülüp o gözlerden içeriye hapsoldu. Şimdi kendisi yoktu. Sadece o genç kadın vardı. Onun ışığında hapsoldu. Işığıyla sayfalarını aralamanı sağlayacak, Bakalım karakterlerimizi bu sefer neler bekliyor? Dostluğu, aile
181 TL.
Tükendi
Birkaç saniyenin ardından gömüldüğü yerden doğrularak; Haklısın... Pekâlâ... Seni istediğim kıvama getiremedim ama kararın ne olacaksa olsun bunu seninle paylaşacağım. İlk önce bir konuda anlaşmalıyız, sana şimdi anlatacaklarımdan ve yapacağım tekliften hiçbir zaman, hiç kimseye söz etmeyeceksin. Hatta konuşacaklarımızın sonsuza dek aramızda sır olarak kalacağına dair bana onur sözü vermelisin. dedi. Benden tatmin edici sözü aldıktan sonra başladı anlatmaya. Ben iki yıldır muhteşem bir adada yaşıyorum. Haya
160 TL.
Tükendi
Bu acılardan kurtulabilmek için çok şey denedim. Sustum, üzüldüm, ağladım. Gecelerimin gündüze çıktığını kendimi inandırmak için günlerce uyumadım mesela. Seni unutmak için çok şeyden vazgeçtim ben... Ömrümden, ruhumdan, senden, en çok da kendimden... Aç kapıyı! Bak güzel şeyler oldu sen gittikten sonra. Ansızın gelip omzuma kafanı koyuyorsun mesela. Dizime uzanıyorsun saçlarını okşayıp sana şiirler okuyorum sen bilmeden. Simdi delirdiğimi söyleyeceksin defalarca. Aç kapıyı! Delirmedim. Yoruldum diye de sız
100 TL.
Tükendi
Fuju'nun köyde kendisinin ve köydeki çocukların kaybolan oyuncaklarını bulabilmek için çıkmış olduğu yolda , başına gelen maceraları okudukça kendinizi bu hikayenin içinde bulacaksınız..
80 TL.
Tükendi
 %  5
İyi İnsanların Kötü İşleri
Yaşam sıra dışı olduğu kadar sıradan, karmaşık olduğu kadar basittir ve hiçbir beşerî yaratım onun olağanüstü kurgusuna yetişemez. Mekanizması tersten işleyen böylesi tuhaf bir düzende iyi insanların kötü, kötü insanların da iyi işlerine rastlanır sıklıkla. Bu açıklanamaz ikilem, kimi zaman bir diken, kimi zaman bir ok gibi saplanır hikâyesindeki yüreklere. Kimi zaman vicdanın mahkemesinde, kimi zaman bitmek bilmeyen bir ömürde mahkûm eder kahramanlarını. Anlatılanların ardında başka anlatılar da saklıdır ç
104.5 TL. 110 TL.
Tükendi
Давным-давно жили старик со старухой. Некому было их старость покоить - не было у них ни сына, ни дочери. Пошел как-то старик в лес дрова рубить. А старуха и говорит: - Вытесал бы ты, старик, из ольховой чурки мне куклу. Я бы ее вместо ребенка в колыбели качала, коли своих детей качать мне не привелось. Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar yaşlı bir kadınla yaşlı bir adam yaşarmış. Yaşlılıklarında onlara bakacak ne oğulları ne de kızları varmış. Günlerden bir gün yaşlı adam odun kesmek için ormana gitmiş. Ya
59.5 TL.
Tükendi
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1