- Dostluklar kurmak mı? - Elbette, dedi tilki. Sen benim için yüz bin çocuğa benzer bir çocuksun sadece. Sana ihtiyacım yok. Ben senin için sadece yüz bin tilkiye benzer bir tilkiyim. Ama eğer beni terbiye edersen, birbirimize destek oluruz. Benim için tek olursun dünyada. Ben de senin için... - Anlamaya başlıyorum, dedi Küçük Prens. Bir çiçek var. Sanırım o beni terbiye etti... - Olabilir, dedi tilki. Dünyada her şey olur. - Yok, hayır dünyada değil, dedi Küçük Prens. KİTAPTAKİ TEMALAR Dostluk, sevgi, sabı

Bu kitabı bir büyüğe ithaf ettiğim için küçüklerden beni bağışlamalarını diliyorum. Çok önemli bir mazeretim var... Bu büyük adam şu dünyada en iyi arkadaşımdır. Başka bir mazeretim daha var: Bu büyük adam her şeyi anlayabilir, çocuk kitaplarını bile! Üçüncü bir mazeretim de: Bu büyük adam Fransa'da açlık çekiyor ve üşüyor. Teselliye ihtiyacı var. Bu mazeretler yeterli olmazsa, ben de kitabımı, bu büyük adam bir zamanlar çocuktu ya, işte o çocuğa ithaf ederm. Bütün büyükler bir zamanlar çocuktu (ama pek azı

Kimseye ait olmayan bir elmas bulduğunda, o senindir. Kimsenin olmayan bir ada bulursan, senin olur. Bir fikir ilk senden çıkarsa, gider patentini alırsın ve sana ait olur. Yıldızlar da benim; çünkü benden önce onlara sahip olmayı hiç kimse düşünmedi. Küçük büyük herkesin keyifle okuyacağı bir başucu kitabıdır Küçük Prens. Basit bir çocuk kitabı gibi görünen ama aslında yaşam, sevgi ve aşk hakkında derin anlamlar içeren kitapta bir çocuğun gözünden büyüklerin dünyası anlatılır. Uçağıyla Sahra Çölü'ne düşen

Antoine de Saint-Exupéry'nin 1943 tarihli ölümsüz başyapıtı Küçük Prens Işık Ergüden'in Türkçesi, yazarın özgün suluboya resimleri ve çocuklara yakışacak özenli baskısıyla Büyülü Fener Yayınları'ndan çıktı. Yarım asrı geçkin tarihi içinde çocuk edebiyatının klasikleri arasında yerini alan ve her yaştan okurun kalbinde taht kuran Küçük Prens yepyeni, usta işi bir çeviri ve baskıyla bir kez daha gezegenimizi ziyaret ediyor. Yüzyılın Yüz Kitabı arasında adından söz ettiren her dem taze bu çağdaş masal, insan ö

Yorkshire kırlarını ziyaret eden Bay Lockwood, bu yolculuğu sırasında ilginç insanlarla karşılaşır. Birkaç ay kalmak için Bay Heathcliff´ten bir kır evi kiralayan Lockwood, o yöredeki insanlardan, birkaç kuşak önce gerçekleşmiş trajik bir öykü dinler. Kaba ve zalim görünüşlü Bay Heathcliff gerçekte kimdir? Heathcliff´in sonsuz aşkı Catherine Linton neden mutsuz öldü? Earnshaw ve Linton ailelerinin yazgıları nasıl değişti? Aşk, hırs ve intikam duyguları ile örülmüş eşsiz bir kurgu!

Sevgili Ağustos Böceği! Nihayet sana mektup yazma vakti geldi. Vallahi içimde büyük bir dertti. Dostum, ben de pek çokları gibi seni tembel, uyuşuk, işe yaramaz, keyfine düşkün ve gürültücü bir kimse olarak biliyordum. Ama kabahat bütün bütün bende değil! Ah o Lafonten yok mu? Neymiş efendim! Güya karınca, kan ter içinde çalışırken, sen bütün bir yazı saz çalıp türkü söyleyerek geçirmişsin. Ilık gölgeli bir söğüt dalının üzerinde yan gelip yatmışsın. Sonra kışın soğuk nefesini ensende hissedince, soluğu k

DÜNYA ÇOCUK KLASİKLERİ DİZİSİ 1-DONKİŞOT CERVANTES 2-TOM AMCA'NIN KULUBESİ BEECHER STOWE 3-KÜÇÜK ERKEKLER LUIS MAY ALCOTT 4-KÜÇÜK KADINLAR LUIS MAY ALCOTT 5-ONBEŞ YAŞINDA BİR KAPTAN JULES VERNE 6-ORMAN ÇOCUĞU RUDYARD KIPLING 7-ROBİNSON CRUSOE DANIEL DAFOE 8-PAL SOKAĞI ÇOCUKLARI FERENC MOLNAR 9-İKİ YIL OKUL TATİLİ JULES VERNE 10-SEFİLLER VICTOR HUGO 11-MONTE KRİSTO KONTU ALEXANDRE DUMAS 12-KÜÇÜK KEMANCI ELEANOR H.PORTER 13-ÇOCUK KALBİ EDMONDO DE AMICIS 14-ÇALINAN TAÇ MARK TWAIN 15-DAVID COPPERFIELD CHARLES D

1866 yılında, dünyada sıkça deniz kazaları yaşanmaktadır. Bu kazaların nedeninin dev bir canavar olduğundan şüphelenilerek bir araştırma gemisi hazırlanır. Gemide doğabilimleri profesörü Aronnax da vardır. Gemi dev canavarla çatışır ve Aronnax kendini canavarın içinde bulur. O canavar, aslında son derece gelişmiş bir denizaltıdır. Jules Verne´in inanılmaz düş gücüyle dünya edebiyatına ve bilim tarihine kazandırdığı denizaltı Nautilus ve Kaptan Nemo, sualtının esrarengiz hazinelerini ve olağanüstü güzelliğin

Bir zamanlar uzak ülkelerin birinde çocuğu olmayan bir kraliçe yaşıyordu. Her sabah bahçede gezinirken bir çocuğu olması için Tanrı'ya yakarırdı. Bir gün, bir melek geldi ve ona: İçin rahat olsun. Bir oğlun olacak ve onun dilediği her şey geçekleşecek. dedi. Kraliçe sevinçle krala koştu. Ona iyi haberi verdi. Bir süre sonra gerçekten de meleğin dediği gibi oğulları oldu. Çok mutlu oldular. Kraliçe oğlunu, berrak bir pınarda yıkamak için her sabah içinde vahşi hayvanların bulunduğu bir bahçeye götürüyordu.

Birçok nedenden dolayı adını söylemek istemediğim bir şehirde, dilencilik yuvası olan bir binada, birgün, bu romana ismini veren çocuk doğdu. Annesi onu doğurduktan hemen sonra öldü. Çocuğun vücudunu saran paçavralara elbise adını vermek imkânsızdı. Acaba Oliver Twist bir asilzadenin mi çocuğuydu, yoksa bir dilencinin mi? Ne yazık ki hiç kimse bu sorunun yanıtını veremiyordu. Onun toplum içindeki yerini kestirmek de imkânsızdı. Fakat günün birinde kaba, yıllarca farklı farklı çocuklar tarafından giyildiği

Üç kardeşin, şehir dışında, yazlık herhangi bir yerde yaşayan diğer çocuklardan farklı hiçbir özellikleri yoktu. Anne ve babalarıyla birlikte kırmızı kiremitli, bahçeli, güzel bir evde oturuyorlardı. Ön kapı renkli camlarla süslenmişti. İçeri girip beyaz badanalı koridoru geçince kendinizi çok rahat ve büyük bir salonda bulurdunuz. Bu evin her tarafı zevkli bir şekilde döşenmişti. Bu üç kardeşin o güne kadar demiryolu ve trenlerle ilişkileri onları hayvanat bahçesine, tiyatroya, Mumyalar Müzesi'ne götürmes

Kısaca kendimden bahsedeyim. Adım Ralph Rover. Okyanusun ortasında, korkunç bir fırtınalı gecede dalgalarla boğuşan bir gemide doğmuşum. Babam denizciydi, kaptandı. Annemin de ailesi denizciymiş. Hepsi denizde doğmuşlar ve denizde ölmüşler... Benim de belki doğumum onlara benzediği gibi ölümü de onlara benzer. Çok iyi hatırlıyorum. Annem, yaşamı boyunca babama denizlerde yol ve kader arkadaşlığı yapmıştı. Çok temiz kalpli bir kadındı. Babam ben dünyaya geldikten kısa bir süre sonra emekliye ayrılmıştı. Ba

x