Hükümet ile Cemaat beraber yürüdüler, beraber dinlediler, çıkar çatışmasına düştüklerinde bildikleri yollardan ilerleyip, birbirlerini dinlediler. Kim kimi nasıl dinledi... Dinlenecek kişiler neye göre belirlendi... Dinlemeler ses havuzlarında bekletilip zamanı geldiğinde nasıl kullanıldı... FBI tarafından eğitilen tüm dinlemelerin efendisi istihbaratçı kimdir... Başbakan Erdoğan ile nasıl bir ilişkisi vardır... Dinlemelerin merkezi olan TİB'in Başkanı, hangi kritere göre belirlendi... Başbakan nasıl mülak

Asrın davası mı? Yüzyılın iftirası mı? Bu bir hukuk davası değil siyasi bir davadır. Kulak tanığı olduğum Ergenekon bu değil. 26 Nisan 1988 tarihinde bir emekli generalden öğrendiğim Gladyo'nun Türkiye'de ki adı olan ERGENEKON'un varlığını, ilk ve son kez 1997 yılında, açıkladım. Ben bi kulak tanığıydım. Bildiklerim yalnızca duyduklarımdı. Sonra sustum. General'der Türkiye'deki Gladyo hakkında duyduklarımın tamamını, eksiksiz olarak, ilk kez 31 Ocak 2012 tarihinde Silivri mahkemesinde anlattım. Artık kula

Toplumun aydın kesimi bu metinlerin doğru ve gerçek olmasına yanlış ve sahte olmasından daha fazla istedi, o günleri hatırlıyorum; bir kaç kişi haricinde bütün köşe yazarları ve toplumda kendilerine ve fikirlerine saygı gösterilen kişiler sanki altın bulmuş gibi sevinç içindeydiler. Kimse sorgulamadı. Haberi sanki kutsal metinler gibi tartışılmaz kabul ettiler. Saygın gazeteciler bile konuyu araştırmadan, incelemeden hemen metinlerde yer alan bir takım olayların gerçek olduğuna karar verdiler.

Kapitalist mülk sahiplerinin, siyasilerin ve ideologların Kürt sorununu, adını koyarak tartışmaya başlaması; doğrudan, Kurt ulusal kurtuluş hareketini yok etme hevesinin, burjuva iktidarın silahlı/silahsız güçlerinin kursağında kalmış olmasına bağlıdır. Eğer TC devleti, Kürt ulusal kalkışmasını yok edebilseydi; burjuva siyasilerin, ideologların Kürt sorununun çözümünü gündeme alma ihtiyacı da olmayacaktı. Bugün burjuvazi, hep bir ağızdan iktisadi gelişme ve TC devletinin, bölgede alacağı siyasi, askeri ro

Sivası unutma hakkımız var mı? Bence yok. Eğer unutmazsak yaşamı hak ederiz. Unutma diyor haritalardan Sivas. Unutma diyor mezarlıklar, çocuklar, bebelerimiz; geleceğimiz.Unutmayın ve anlatın diyorlar. Ben de anlattım, yazdım dilimin döndüğünce, yüreğim elverdiğince, bilincimle ve duyarlılığımla. Sivası Unutmak, toplumsal, siyasal ve kültürel tarihimizin en önemli olaylarından biri olan Sivas katliamının gerçeğine bir damla katarsa kıvanç duyacağım. Öner YAĞCI

Seçimleri kim kazanacak? Bu konuda küçük bir ipucu elde etmek için türlü anketler yapılıyor, araştırmalara oluk oluk paralar akıtılıyor. A Partisi mi kazanacak? B Partisi mi kazanacak? Aslında bunun o ya da bu parti ile hiçbir ilgisi yok. Çünkü seçimleri hep aynı partiler kazanıyor. Yani doğru bilgiyi elinde bulunduran, bunu uygulayan partiler ve yine onlar kazanacak... Peki bu ayrıcalıklı gibi görünen insanlar kimler. Elinizdeki kitabın konusu işte bu bilginin,

Hemen hemen hepimizin, ülkemiz hakkında ve geleceğimiz hakkında bir takım endişeleri var ve bunu çeşitli şekillerde dile getiriyoruz. Kimimiz her şeyi eğitimin eksikliğinde ararken, kimimiz olumsuz gelişmeleri adalet yoksunluğuna bağlıyoruz. Kimimiz her şeyi kendimizde arayalım derken, kimimiz de dış güçlerin oyunu cümlesini çok sık kullanıyoruz. Ancak bütün bu klişe kelimeler ağızlarda dolaşırken dünya ve Türkiye bir yerlere doğru gidiyor. Peki bu gidişin neresi olduğunu tahmin edebiliyor muyuz? Ya da bu