Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Toplam 38 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Avrupa edebiyatının parlayan yıldızı Marek Šindelka'nın ilk romanı Anormal, farklı türleri ve üslupları bir arada barındıran çok katmanlı bir kitap. Egzotik korku edebiyatından ekolojik gerilime, gizemli bir polisiyeden intikamla örülü bir arkadaşlık öyküsüne uzanan bu roman, şiirsel diliyle de çağdaşlarından farklı bir yerde duruyor. Küçüklüğündeki korkularıyla yüzleştikten sonra dünya üzerinde tek örneği kalmış bir bitkinin izini süren Kryštof, etrafına zehir saçan bu doğa harikasının sahibi mi olacaktır
70 TL.
Tükendi
Borges ve Calvino gibi ustaların edebi mirasçısı olan, Büyülü Gerçekçilik akımının yaşayan en önemli yazarlarından biri sayılan Michal Ajvaz'ın felsefi romanı Altın Çağ, düşsel bir başyapıt. Michal Ajvaz, Altın Çağ'da bir Avrupalının Atlantik Okyanusu'ndaki tuhaf bir adada yaşadıklarını, kitap içinde kitap fikrini oldukça özgün bir şekilde işleyerek anlatıyor. Her adalının katkıda bulunduğu ve giderek dallanıp budaklanan, adeta canlı bir kitabın etrafında şekillenen bu fantastik seyahatnamede, gezgin anlatı
90 TL.
Tükendi
Atatürk'ün okullarda okutulmasını istediği kitap... Beyaz Zambaklar Ülkesinde bir ülkenin uygarlık seviyesine nasıl ulaştığının en güzel kanıtı. Sevgili arkadaşlar işinizin çok ağır olduğunu biliyorum. Unutulmuş köylerde zor şartlarda çalıştığınızı, çalışmalarınızın kimse tarafından takdir edilmediğini ve maddi durumunuzun iyi olmadığını da biliyorum. Ama unutmayın ki halkı uyandırmak için giriştiğimiz işin henüz başındayız. Biz yeni ülkenin öncüleriyiz. Cehaletle mücadele ederken bu ağır yükü de sırtımızd
50 TL.
Federico Souza doğup büyüdüğü topraklara uzun yıllardan sonra geri döner. Babasının yakın bir arkadaşı ölmüş ve Federico'ya tuhaf bir miras bırakmıştır. Üç gün süren bu kısa ziyaret sırasında hem şehrin hem de insanların nasıl değiştiğini gözlemler Federico, bir yandan ona kalan mirasın gizemini aydınlatmaya da mecburdur. Raydan Çıkan Trenler'de sıradan insanın hayatına şüphe tohumları serpen Arjantinli yazar Hernán Ronsino, Ateş'te de yapbozlarla dolu bir hikâye anlatıyor. Zaman ve mekân bir donup bir eriy
100 TL.
Tükendi
İngilizce edebiyatın yenilikçi yazarı Gabriel Josipovici, Barnes'taki Mezarlık romanında, eşinin ölümünden sonra Londra'dan Paris'e ve oradan da bir Galler kentine taşınan bir çevirmenin şehir değiştirdikçe dönüşüme uğrayan hayatına odaklanıyor. Üç farklı mekânın anlatıları yapboz parçaları gibi bir araya geliyor. Shakespeare ve Du Bellay'nin şiirleri ile Monteverdi'nin ünlü opera eseri Orfeo'nun izinde bir hafıza yolculuğu başlıyor böylece; dün ile bugün kavuşuyor. Kitap sayfalarından sokaklara, müzik nota
70 TL.
Tükendi
 %  5
Leziz Kadavralar
Her şey birdenbire oldu. Önce hayvanlara ölümcül bir virüs bulaştı. Etinden faydalanılan hayvanlar artık uzak durulması hatta yok edilmesi gereken canlılara dönüştü. Sonra besin zincirindeki hayvanların yerini insanlar aldı ve yamyamlık meşrulaştı. İnsan, artık fabrikalarda üretilen, mezbahalarda kesilen, işlemden geçerek tabakta sunulan bir besin haline geldi. Şimdi soru şu: Birbirimizi yiyecek miyiz? Bir süre önce çocuğunu kaybeden, eşinden ayrılan, yaşlı babasının hastalığıyla uğraşan Marcos Tejo, bir et
47.5 TL. 50 TL.
Tükendi
Brooke Bolander, Zararsız Tek Büyük Şey'de, iki büyük tarihsel trajediye yönelik alternatif bir kurguya imza atıyor. 1900'lü yılların başında radyasyon zehirlenmesine maruz kalan ve tarihe Radyum Kızları olarak geçen bir grup fabrika işçisinin acı dolu öyküsü ile halka açık bir törenle elektrik verilerek infaz edilen Topsy adlı filin kan dondurucu öyküsü, tek bir anlatıda kesişiyor. Zararsız Tek Büyük Şey, kadın hakları, işçi hakları ve hayvan hakları üzerine güçlü bir söyleme sahip olmasının yanında, hikâ
60 TL.
Tükendi
Kürk Mantolu Madonna Fakat nihayet daha fazla dayanamadım ve kafamdan uzak tutmak istediğim hayal, yavaşça, sessiz sedasız gözlerimin önüne dikildi: Maria Puder, benim Kürk Mantolu Madonna'm, dudaklarının kenarındaki ince kıvrıntı ve siyah gözlerinin derin bakışlarıyla karşımda duruyordu. Yüzünde hiç dargınlık, sitem yoktu. Belki biraz hayret, fakat daha ziyade, alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Halbuki bende onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu. On sene, tam on sene, zavallı ruhumun bütün kırgınlığ
150 TL.
Tükendi
Bu böyle yarım kalmayacak... Yıl 1970, yer Beyoğlu... Bir yanda dünyalar güzeli Rum kızı Angeliki, diğer yanda yağız Türk delikanlısı Mehmet. Aşkları, yıllarca dillere dolanacak, unutulmayacak cinsten. Angeliki, liseden yeni mezun olmuş; Balık Pazarı'ndaki dededen kalma meyhanelerinde babası Panayotis'le çalışıyor. Mehmet ise meyhanenin tam karşısındaki ciğercinin oğlu... Angeliki ile Mehmet'in aşklarının en büyük şahidi, Gümüşsuyu'ndaki Cennet Bahçesi ve tabii ki her köşesiyle, pasajlarıyla, hanlarıyla
50 TL.
Tükendi
Erden Bolerden, ilk romanı Sürgün Ruhlar Senfonisi'nde plazalarda robota dönmüş bireyin çıldırışını anlatmıştı. Çöp Ev'de ise bir ailenin cehennemine dalıyor ve çöpe dönüşen hayatların dramını sarsıcı bir dille anlatıyor. Mahalleye döndüm, izlerimi bıraka bıraka. Kendimi çiğneyip kendimi yutmuştum. Ne çeki düzen verecek aklım ne de kendime duyuracak bir harfim kalmıştı. Sağa dönüş yok tabelasının önüne çıktım. Karşı sokağa girdim ve girdiğim gibi evim karşımdaydı. Alt komşulu, sokak manzaralı, anneli, babal
75 TL.
Tükendi
Ertesi sabah, köyün ıslak damlarını ve taze ekilmiş tarlaları buğulandıran bir güneş altında, arabalar yeniden koşuldu, atlar yeniden eyerlendi, şehirden getirilen fayton, gelin evinin önüne çekildi. Yüzünü örten kalın duvağın altında boyuna gözlerini silen kısa boylu bir kızcağız, iki tarafa tutulan çarşafların arasından hızla geçerek faytona, Yakup Ağa'nın şişman karısı ile görümcesinin arasına oturdu. Gelin arabasının, başlarına çevreler bağlanmış atları davuldan ürkerek tepindi. Bir sürü çocuk, yalınaya
30 TL.
Tükendi
Ses
Bir kebapçıda karnımızı doyurduk ve bu esnada hemen hemen hiçbir şey konuşmadık. Onu kandırmaya imkân yoktu. 'Seni çağırıp zahmet verdik, affedersin!' de denilemezdi. Ben bunları düşünürken kebapçıdan çıktık. Ali bir şey söylemek ister gibi birkaç kere yutkundu ve boynunu bükerek, 'Sizi mahcup çıkardım, beyim, sakın kusura kalmayın!' dedi. Sonra, hayret edilecek bir şeyden bahsediyormuş gibi, gözlerini hafifçe açarak ilave etti: 'Ben o odada bir türlü sesimi bulamadım!' Ve yanımızdan ayrılıp gitti. Ertesi s
30 TL.
Tükendi
Hâlbuki altmışlık kadın, kağnıdan yayılan ağır koku ile sersemlemiş, sendeleye sendeleye yürüyor, bazen birdenbire hızlanan öküzlerin yanında gitmeye çabalıyordu. Yavaş yavaş ayakları sürüklenmeye, ağlamaktan, içine akıta akıta ağlamaktan daralan göğsü nefes alamamaya başladı. Kağnının kenarına tutunarak biraz daha yürüdü. Ayakları birbirine dolaşıyordu. Öküzlere 'oooha' diye bağırmak istedi, sesi boğazından çıkmadı; elleri kağnıdan kurtuldu, yere yuvarlandı, tozların içinde tekrar ayağa kalkarak koştu. Kar
30 TL.
Tükendi
unun üzerine halk, beyinsiz, dilsiz, gözsüz kelleleriyle dağılmak üzereyken, aralarında canından bezmiş biri, 'Böyle başın da bana lüzumu yok!' diyerek, boynuzundan tuttuğu kelleyi fırlatıvermiş. İşte o zaman herkesin şaştığı bir şey olmuş; hızla gidip sırça köşke çarpan kelle orada 'Şangır!..' diye koskocaman bir gedik açmış. Halk her şeyden sağlam, hiçbir zaman yıkılmaz, kırılmaz bildiği o koskoca sırça köşkün bu kadar çürük olduğunu görünce, elindeki kelleleri birbiri arkasına ona fırlatmaya başlamış, gö
30 TL.
Tükendi
İşte adaşım, sana seven bir Çingene'nin hikâyesi. Çiçeklerin açtığı mevsimde, senin kollarına yaslanan ve çiçekler kadar güzel kokan bir vücutla uzak su kenarlarında oturmak ve öpüşmek, yoruluncaya kadar öpüşmek hoş şeydir... Seni gördüğü zaman zalimce başını çeviren mağrur bir dilberin kapısı önünde ve ay ışığı altında sabaha kadar dolaşmak, bunu candan arkadaşlara ağlayarak anlatmak, -söz aramızda- gene hoş şeydir. Fakat sevgili bir vücutta bulunmayan bir şeyi kendisinde taşımaya tahammül etmeyerek onu k
30 TL.
Bir psikopatın zihnine ürpertici bir yaklaşım. -Irish News Bir süredir Çin edebiyatında görmediğimiz bir başarı. -Los Angeles Review of Books Çin taşrasında, normal bir günde, sıradan bir genç vahşi bir cinayet işler. Hem katil hem kurban hem de tanıklar açısından belirsizliklerle dolu olan bu cinayetin sebebinin ne olduğunu çözmek pek de kolay değildir. Maktul, katilin tanıdığı biridir, ama başlayan kedi-fare oyununun gerilimi yükseldikçe katilin de göründüğü gibi biri olmadığı ortaya çıkacaktır. Eski b
50 TL.
Tükendi
20 Ağustos 2018'de Stockholm'de yazın son günlerinin yaşandığı bir sabah için hava inanılmaz sıcak. Televizyonda söylendiğine göre son aylarda sıcaklıklar çok yüksek. O gün, on beş yaşındaki Greta Thunberg, parlamento binası önündeki grevine başladı: daha fazla beklenemezdi, politikacıların çevreyi korumak için bir şey yapmaları gerekiyordu. Bu, tarihteki ilk #fridaysforfuture. Bir umut, cesaret ve kararlılık hikâyesi okumaya hazır olun. Bu Greta Thunberg'in gerçek öyküsü ama aynı zamanda daha iyi bir gelec
100 TL.
Tükendi
Mesela herhangi bir gün müthiş bir iç sıkıntısı seni boğar. Hayat sana karanlık, manasız gelir. İnsan, biraz evvel senin zırvaladığın gibi felsefeler yapmaya başlar. Hatta yavaş yavaş onu da yapamaz ve canı ağzını açmayı bile istemez. Hiçbir insanın, hiçbir eğlencenin seni canlandıramayacağını sanırsın. Hava sıkıcı ve manasızdır. Ya fazla sıcak, ya fazla soğuk, ya fazla yağmurludur. Gelip geçenler suratına salak salak bakarlar ve on para etmez işlerin peşinde, bir tutam otun arkasından koşan keçiler gibi di
45 TL.
Tükendi
Fakat nihayet daha fazla dayanamadım ve kafamdan uzak tutmak istediğim hayal, yavaşça, sessiz sedasız gözlerimin önüne dikildi: Maria Puder, benim Kürk Mantolu Madonna'm, dudaklarının kenarındaki ince kıvrıntı ve siyah gözlerinin derin bakışlarıyla karşımda duruyordu. Yüzünde hiç dargınlık, sitem yoktu. Belki biraz hayret, fakat daha ziyade, alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Halbuki bende onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu. On sene, tam on sene, zavallı ruhumun bütün kırgınlığıyla, bir ölüye kızmış
30 TL.
Tükendi
Çiçeklere bakıyoruz, kuşları izliyoruz, kozalak, kuru dal parçaları ve erik topluyoruz, ayakkabılarımızı çıkarıyoruz ayağımızdan, deniz kenarında yürüyoruz, bazen gözlerimiz doluyor, bazen gülümsüyoruz, sonra zıplayan yunusları görebilmek için ufka dalıyoruz, bazen uyku bastırıyor, esniyoruz, bazen de aklımıza çok eski bir anı geliyor, her şey nasıl da değişiyor diye düşünüyoruz. Dünya böyle. Her şey değişiyor. Her şey geliyor ve geçiyor. Dalgalar gibi. Rüzgâr gibi. Bulutlar gibi. An gibi. Hayat gibi.
50 TL.
Tükendi
Toplam 38 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1