Falih Rıfkı Atayın Ateş ve Güneş adlı kitabında bir subayın kendisine yönelttiği şu eleştiriyle Çanakkale direnişine hak ettiği değeri vermeyişimizin çok eskilere dayandığını görebiliriz Siz gençler ne tembelsiniz Hiçbir şey yazmıyorsunuz. Çanakkaleye bir torpido şair ve ressam gitti. Daha bir kitap bile görmedik. Oysa Çanakkaleyi ziyaret ederek izlenimlerini aktarmaları istenen sanatçı heyeti 11 Temmuz 1915te Sirkeciden trenle yola koyulur. Davete aralarında İbrahim Çallı Enis Behiç Hamdullah Suphi Ömer

Yepyeni Canavar Peşinde macerasına hoş geldiniz: Canavarların Efendisi Gizemli güçlere sahip olan Forton Şövalyeleri, bir zamanlar Avantia'nın koruyucularıydı. Şövalyeler, bundan üç yüz sene önce mezarlarına çekilmişlerdi. Efsaneler, onların Avantia'nın en karanlık zamanında yeniden uyanacağını söylerdi. Ancak Malvel, onları lanetleyerek canavarlara dönüştürdü. Tom, bu laneti bozup şövalyeleri ve Avantia'yı kurtarabilecek mi?

Her şey büyüyünce yazılımcı olmak isteyen Dorothy'nin, o ilginç gözlüğü takmasıyla başladı. Dijital bir fırtınaya yakalanan Dorothy, bir yazılım dünyası olan Ozcraft'a hapsoldu. Evine geri dönebilmesi için Zümrüt şehrinde yaşayan Oz'a ulaşmalı ve ondan geri dönüş yolunu öğrenmeliydi. Birbirinden enteresan yol arkadaşları çıktı karşısına: Kariyer bunalımında olan bir Korkuluk... Şarjı bittiği için artık marangozluk yapamayan testere kollu Robot Adam... Vahşi ve korkunç olmaktan sıkılan Aslan... Dorothy'

Gülüş, şeker mi şeker bir kızdır. Evin tek kızı olmasına karşın, yalnız kalmaya hiç niyeti yoktur. Müzede çalışan halasıyla, annelerini kaybetmiş, yüreği yaralı yavru köpeklerle, Odasında aniden canlanan heykelcikle, sıkıcı emeklilik günlerini renklendirmek isteyen bay fonti'yle ve Tonton dedesiyle kurduğu dostluk, Onu birbirinden keyifli serüvenlere sürükler... çilekli dondurmadaki güzel öykülerin tadı, damağınızda kalacak...

İlkgençlik Çağına Öyküler'in üçüncü cildi, 1941-1960 arası doğumlu yazarlarımızın eserlerinden derlendi. Seçim yaparken, hayli zorlandık; aynı yazarın birbirinden güzel ve etkileyici başka öyküleri çıktı karşımıza. Okuduğumuz, bildiğimiz, tanıdığımız kimi yazarların toplu birikimleriyle karşılaşmak, bizim açımızdan büyük bir zenginlik oldu. Öykücü kimliği öne çıkmasa da, edebiyatımıza emekleri çok geçmiş yazarları, derlememiz dışında bırakmamaya özen gösterdik. Birtakım ölçütlerimize rağmen, her seçki enind

Uzun yıllardan beri okullarda kaynak kitap olarak okutulan İlkgençlik Çağına Öyküler adlı bu derleme, usta yazar Selim İleri'nin tüm edebiyat severler için hazırladığı eşsiz bir hazine... Necati Cumalı, Yusuf Atılgan, Vüs'at O. Bener, Zeyyat Selimoğlu, Oktay Akbal, Yaşar Kemal, Muzaffer Hacıhasanoğlu, Nezihe Meriç, Mehmet Başaran, Kâmuran Şipal, Talip Apaydın, Adalet Ağaoğlu, Erhan Bener, Fakir Baykurt, Bilge Karasu, Leyla Efbil, Sevim Burak, Tarık Dursun K., Ayhan Bozfırat, Bekir Yıldız, Orhan Duru, Selçu

Bir zürafanın canı sıkılırsa neler olur?.. Afrika'da yaşayan Zürafa ihtiyaç duyduğu her şeye sahiptir. Ama bir şey hariç! Hislerini paylaşacağı yakın bir arkadaşı yoktur. Derken bir gün ağaçta bir ilan görür. Kendisi gibi canı sıkılan bir pelikan postacılık yapmaya başlamıştır ve müşteri aramaktadır. Birden Zürafa'nın aklına bir fikir gelir. Acaba ufkun öteki tarafında kimler yaşamaktadır? Ufkun öbür tarafında yaşayan birine mektup yazsa ne olur? Eh, belki de can sıkıntısı o kadar kötü bir şey değildir. Her

Komik, saf, deli dolu Levent'in, haylaz kardeşi ve muzır sınıf arkadaşlarıyla birlikte İz Peşinde koştuğu, kılıktan kılığa girip her zamanki gibi başına türlü işler açtığı bu maceralara bayılacaksınız! - Levent İz Peşinde Set - 5 Kitap

İlk çocuk kitabı Bir Şeyler Yapmam Gerek'le büyük bir çıkış yakalayan Elif Yonat Toğay, yeni kitabı Atıştırmalık Öyküler'de, yetişkinlere göre sıradan olmayanı, çocukların gözünden sıradan ve en doğal haliyle anlatıyor. Gündelik hayatla ilişkili 10 kısa öykünün yer aldığı bu eğlenceli kitap, kendine has mizahi duruşu ve Maria Brzozowska'nın göz alıcı resimleriyle her yaştan öyküseverin kalbini çeliyor. 2016 Tudem Edebiyat Üçüncülük Ödülü'ne değer görülen Atıştırmalık Öyküler, mutluluk, hayal kırıklığı, şa

Şair Kısakulak ile Bay Mucittaş ve Ailesi isimli kitaplarından tanıdığımız ödüllü yazar ve çizer Eva Furnari yine matrak bir dünyadan sesleniyor. Boborildo Problemleri'nde, kendilerine her daim problem çıkarmak ve ortalığı birbirine katmak gibi kötü huyları bulunan sevimli Boborildoların günlük yaşantılarından kesitler sunan ele avuca sığmaz bir öykü anlatılıyor. 7 yaş ve üzeri çocuklar, meraklı Boborildoların birbirinden komik problemlerine matematiksel ve mantıksal çözümler bulmaya çalışırken hem eğleni

A certain man had a donkey. which had carried the corn-sacks to the mill indefatlgably for many a long year. But his strength was going, and he was growing more and more unfit for work. Then his master began to consider how he might best save his keep. But the donkey, seeing that no good wind was blowing, ran away and set out on the road to Bremen. There, he thought, I can surely be a town-musician.

There was an old Queen, and her husband had been dead many years ago. She had a beautiful daughter. When the princess grew up she was be trothed to a prince. When the time came for her to be married. she had to journey to the distant kingdom. The aged Queen packed up many costly vessels of silver and gold, and cups and jewels.

One day, Ali Baba was in the forest. When he had just-cut wood enough to load his asses. he saw a great cloud of dust. It was approaching him at a distance. The troop, to the number of fourty, weil mounted and armed. It came to the foot of the rock on which the tree stood. and there dismounted. Then each took off his saddle bag. which from its weight seemed to Ali Baba to be full of gold and silver. One, whom he took to be thair captain, came under the tree in which he was concealed.

The wife of a rich man fell sick. She called her daughter and said. ´´Dear child. be good and pious. The good God will always protect you. ´´After that she closed her eyes and died. Every day the maiden went out-to her mother´s grave. When the spring sun had drawn it off again. the man had taken another wife.

There was once a poor peasant. He sat in the evening by the hearth and poked the fire, and his wife sat and spun. Then ´´How sad it is that we have no children. With us all so Quiet, and in other houses it is noisy and lively.´´ said he, ´´Yes, replied the wife, and sighed,´´ even if we had only one, and it were quite small, and only as big as a thumb. I should be quite satisfied. We would still love it with all our hearts.´´

The wife of a rich man fell sick. She called her daughter and said. ´´Dear child. be good and pious. The good God will always protect you. ´´After that she closed her eyes and died. Every day the maiden went out-to her mother´s grave. When the spring sun had drawn it off again. the man had taken another wife.

In golden times, when still helped one, there lived a king whose daughters were all beautiful. But the youngest was so beautiful that the sun was astonished whenever it shone in her face. Close by the king´s castle lay a great dark forest, and under an old lime- tree in the forest was a well. When the day was very warm, the king´s child went out into the forest. She sat down by the side of the cool fountain. When she was bored she took a golden ball, and threw it up on high and caught it. This ball was her

Bir nokta yap. Bakalım seni nereye götürecek. Vashti'nin öğretmeni onu incitmeden, resim çizerek duygularını anlatabileceğini söyledi. Ama Vashti resim yapamıyordu, o bir ressam değildi. Bunu kanıtlamak için Vashti boş bir kâğıda öfkeyle bir nokta yaptı. İşte! Bu minicik nokta Vashti'nin yeteneğini keşfetme yolculuğunun ilk adımı oldu. Peter H. Reynolds bu minicik nokta masalıyla hepimizin içinde varolan yaratıcı gücümüzü dışa vurmamızı sağladı. Minicik nokta bir başlangıçtır...

Pek çok kız prenses olmayı hayal ederken, Bella Donna cadı olmak istiyordu. En çok istediği başka bir şey de kendisini çocuk bakımevinden çıkaracak, sıcacık bir yuva bulmaktı. Hiçbir aile ona uygun değil gibi geliyordu... Ta ki Lilith ile tanışana dek. Bella Donna her iki dileğini de gerçekleştirebilecek miydi?

Mimar Sinan, yaklaşık 100 yıllık yaşamı boyunca yorulmadan çalışmış, dünyaca ünlü bir Türk mimardır. Bizlere, tüm dünyanın da hayran olduğu birçok eser bırakmıştır. Bu eserlerin çoğunluğu İstanbul'dadır. Bu kitapta Mimar Sinan'ın İstanbul'una gidiyoruz. 16. yüzyılda İstanbul nasıldı? Bu büyük usta bize hangi eserleri bıraktı? Her bir caminin, külliyenin, türbenin hikâyesini öğrenmek istemez misiniz? Haydi, bu tarihi yolculuğa hep birlikte çıkalım!