Katie'nin öğretmeni Derkman Hanım, Yılın Öğretmeni yarışmasında finale kalmıştı. Ancak Katie, aniden Derkman Hanım'a dönüşünce, sınıfın bütün düzenini altüst etmişti. Katie, bir üçüncü sınıf öğrencisi olarak, o yaramaz çocuklarla nasıl başa çıkabilecekti? Ama kim bilir, aslında onlarla yaşıt olduğuna göre belki de onların halini en iyi Katie anlayabilirdi?

Katie, bir dördüncü sınıf öğrencisiydi. Fakat günün birinde, gökyüzünde bir yıldız kayarken bir dilekte bulundu ve başka biri olmayı istedi. Katie, kısa bir süre sonra, bu dileğinin gerçekleştiğini anladı. Ancak isteği, çok garip bir şekilde yerine gelmişti

Katie sıradan bir üçüncü sınıf öğrencisidir. Ama çok önemli bir sorunu vardır. Bir gün yanlışlıkla bir yıldız kayarken başka birisi olmayı dilemiştir. Fakat, Katie çok geçmeden dileğinin gerçekleştiğini öğrenir. Katie okul kurallarından bıkmıştır. Ama okul müdürüne dönüştüğünde ve artık okulda kural olmadığını anons ettiğinde gerçekten büyük bir karışıklığa sebep olur. Acaba Katie okulu tekrar eski düzenine kavuşturabilecek mi?

Katie sıradan bir üçüncü sınıf öğrencisidir. Ama çok önemli bir sorunu vardır. Bir gün yanlışlıkla bir yıldız kayarken başka birisi olmayı dilemiştir. Fakat, Katie çok geçmeden dileğinin gerçekleştiğini öğrenir.

Katie sıradan bir üçüncü sınıf öğrencisidir. Ama çok önemli bir sorunu vardır. Bir gün yanlışlıkla bir yıldız kayarken başka birisi olmayı dilemiştir. Fakat, Katie çok geçmeden dileğinin gerçekleştiğini öğrenir.

Katie sıradan bir üçüncü sınıf öğrencisidir. Ama çok önemli bir sorunu vardır. Bir gün yanlışlıkla bir yıldız kayarken başka birisi olmayı dilemiştir. Fakat, Katie çok geçmeden dileğinin gerçekleştiğini öğrenir.

Acaba, Tanrılar katında neler oluyor? Tanrılar, kendi karanlık emellerine ulaşmak için Amos Daragon'u kullanmak mı istiyorlar? Dostu Junos'un yönettiği Berrion krallığının huzur ve barışa kavuşmasını sağlayan Daragon, çok kısa bir süre sonra kendisini çok karanlık bir görevin içinde bulur. Saraya, gizemli bir genç kızın gelişiyle, genç maske taşıyıcısının ve dostlarının yazgıları alt üst olur. Bu yeni serüven, onları ölüler kenti Braha'ya kadar sürükleyecektir. Canlıların girmesi olanaksız olan bu alana, Am

Dünya Artık Daha Güzel, gizemli bir ortamda geçen, çocukların bayılarak okuyacakları ilginç bir öykü. Cansu ve Akcan, dünya üzerinde yaşayan son tekboynuzlar. Yeryüzünde hiçbir canlı onlar kadar güzel, onlar kadar albenili değil. Bu iki tekboynuz, çok uzun bir süredir tek başlarına yaşıyorlar. Bir araya gelebilmeleri için Cansu`nun uzun bir yolculuk yaparak gizli ormana gitmesi gerekiyor. Bu yolculukta ona, ölmek üzere olduğu sırada yaşamını kurtaran iki küçük kız, Ayça ile Elif yardımcı olacak. İki kardeş

BENİM büyük bir sorun olduğumu düşünüyorlar. Hayır. Asıl sorun Onlar! Louis artık dayanamıyor. Yeni okulu bir İnekler Okulu. Üstelik annesiyle babası çok kötü huylar ediniyorlar. Sanki bütün mesele sadece okulun nasıl gittiği (yanıt: iyi gitmiyor) ve okuldan sonra hangi kulübe katılmak istediği (yanıt: hiçbirine!). Onun esprileriyle ilgilenmiyorlar artık (hayali: komedyen olmak) ve hatta televizyonu bile çıkarıyorlar odasından! Neler oluyor böyle? Yeni arkadaş Maddy yardım edebilir mi peki? Çünkü Maddy`ni

(8 yaş ve üstü)...Küçük At, nehir onu sürükleyip evinden uzaklaştırdığı güne kadar her istediğini yapmakta özgürdü. Yine evinde olmalı, geri dönmeliydi. Diğer Küçük Atların ve annesinin bulunduğu vadiyi bulmalıydı. Fakat ne tarafa gidecekti ve bütün karşılaştığı zorluklara rağmen hayatta kalabilecek miydi? Küçük At, bu kez, evini bulabilmek için büyük atlarla, bir kuşla, bir kediyle ve alevlerle mücadele etmek zorundadır.

(8 yaş ve üstü)...Küçük At, kazayla nehre düştükten sonra, onu doğduğu vadiden çok uzaklara sürükleyen akıntıya karşı savaşır. Son olarak karada başına gelen zorlukların üstesinden geldiği an, büyük bir kuş ona saldırır. Küçük At kendisini korumak için çiçekli ormana doğru koşarken, dev bir el onu yavaşça alıp havaya kaldırır ve sıcak bir yuvaya götürür. Tıpkı annesiyle yaşadıkları yuvaya benzer bir yere...

Safveti Ziya, 1875 yılında İstanbul'da doğmuştur. Roman ve makaleleriyle tanınmıştır. Servet-i Fünun'a 1896'da girmiştir. Osmanlı Dışişleri'nde birçok görevler yapmıştır. En son Prag Büyükelçiliği'ne tayin edildiği sırada kalp krizinden hastalanarak hayata gözlerini yummuştur. Özellikle görgü kuralları ve tören adetleri konusunda hassas bir yapıya sahip olan Safveti Ziya, eserlerinde genellikle bulunduğu dönemi ve etrafındaki insanları konu edinmiştir. Gözlediği ve beğenmediği davranışları, romanları sayesi

Tam bir vatan şairi olan Namık Kemal, 21 Aralık 1840'ta Tekirdağ'da doğmuştur. Devrin önde gelen en önemli aydınlarındandır. Tiyatro türüne özellikle önem vermiştir. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazmıştır. Edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına düzyazıdaki üstün yeteneğini ortaya koyarak çok etkili bir üslup kullanımıyla da öne çıkmıştır. Yayınlandığında büyük bir heyecan uyandıran tiyatrolarından biri de Vatan Yahut Silistre'dir. İlk baskısı 1872'de yapılan dört p

Beyaz Güvercinler Alanı'ndaki sıralarda Gaby'nin on kişilik çetesinin üyeleri oturuyorlardı... İçlerinde en şişman olanı adı Tatave Louvrier'ydi. Sol kolu koca sargılar içerisindeydi. Onu havada tutuyordu ve beşik gibi sallıyordu. Onun bu haline küçümser gözlerle bakan diğer dokuz serçe, Gaby'nin buyruğuna uyarak sallanmaya başladılar...

Genç ajan Alex Rider ile tanışın. Vasisi şüpheli bir şekilde ölünce, on dört yaşındaki Alex Rider`ın dünyası alt üst olur. Birkaç gün içinde bir öğrenciden süper bir casusa dönüşür. Zorla gizli servis MI6`ya sokulan ve kendine has teçhizatla donatılan Alex, ilk görevine yollanır.l Multimilyoner Herod Sayle, ülkedeki bütün okullara bedava Şimşekkıran bilgisayarı vermeyi teklif ettiğinde, MI6 bu hediyenin altında başka şeyler olduğundan kuşkulanır. Sadece Alex Rider bunun arkasındaki gerçeği bulabilir. Ama

Bir zamanlar bütün Ege bölgesi dediğimiz yerde yaşayan Frigyalılar krallarına Midas derlermiş. O çağlarda insanlar bütün işlerini tanrıların yaptığına inanır, herşeyi bir tanrıya bağlarmış.

1547 yılında İlgiltere'de aynı günde iki çocuk dünyaya geldi. Biri kentin en kıyı köşe semtlerinin birindeki bir izbede, öbürü ise sarayda. Biri dilencilik ve hırsızlıkla geçinen bir adamın çocuğuydu, öbürü bir kralın.